Gönderen Konu: Saç dökülmesi nedenleri  (Okunma sayısı 61011 defa)

Hintell

  • Admin
  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 50053
  • saç ekimi sonuçları
Ynt: Saç dökülmesi nedenleri
« Yanıtla #240 : 21 Şubat 2020, 18:16:36 »
Gen haritası diye bir durum var mesala

Türk erkeğinin saç dökülme haritası . Haritaya göre; batı illerindeki erkekler, doğudaki erkeklere göre daha fazla saç dökülmesi sorunu yaşıyor. Saç dökülmesi sorunu yaşayan erkeklerin Türkiye ortalaması ise yüzde 37. Sanırım bu oran 2011 yılında araştırılmıştı şu an ise %87 lik bir artış olduğu söyleniyor.


Cassowary

  • Sr. Member
  • ****
  • İleti: 293
Ynt: Saç dökülmesi nedenleri
« Yanıtla #241 : 22 Şubat 2020, 10:11:48 »
Gen haritası diye bir durum var mesala

Türk erkeğinin saç dökülme haritası . Haritaya göre; batı illerindeki erkekler, doğudaki erkeklere göre daha fazla saç dökülmesi sorunu yaşıyor. Saç dökülmesi sorunu yaşayan erkeklerin Türkiye ortalaması ise yüzde 37. Sanırım bu oran 2011 yılında araştırılmıştı şu an ise %87 lik bir artış olduğu söyleniyor.
Ah hocam yaramı deştin,doğunun da doğusu Hazar’a sınır komşu.Anne tarafım ordan gelme.
Dedem(75),dayılarım(50-55),dedemin abisi(80),anneannemin erkek kardeşleri yani dayılarımın dayısı hiç birinin genetik saç dökülmesi yok.İkinci dünya savaşından sonra Türkiye’ye göç etmişler,anneannem de dedem de Dağıstanlı çok küçük iken bu topraklara gelmişler.
Baba tarafından babaannem ve dedem de aileleri ile birlikte mübadele ile bu topraklara göç etmişler.Kendi adıma Kaderin böylesi diyorum.
E-devlet soyağacında kendi soyağac bilgilerimde baba tarafımın hepsinin “Selanik ve kayalar”kütükleri çıkınca saçların tehlikede olduğunu anlamalıydım.
« Son Düzenleme: 22 Şubat 2020, 10:49:10 Gönderen: Cassowary »

Hintell

  • Admin
  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 50053
  • saç ekimi sonuçları
Ynt: Saç dökülmesi nedenleri
« Yanıtla #242 : 22 Şubat 2020, 10:49:54 »
Aile de kellik yoksa piyango sana vurmuş dostum :)
Global Moderator

Cassowary

  • Sr. Member
  • ****
  • İleti: 293
Ynt: Saç dökülmesi nedenleri
« Yanıtla #243 : 11 Mart 2020, 17:17:54 »
Gösterdiğin  bütün linkler  beni hakli çikartiyor,d vitamini kolestrolralda rol almiyor  kolestrolun kendisi ve dht babasi ,artı pgd2 azaltıyor , aynı zamanda pge2 artiriyor d vitamini.Bugun d vitamini aldin yarin sac dökülmesi duracak diye bir sey yok,evrimsel bir süreçtir. Yüksel oranda bunu alan saçlari çiktiğini iddaa eden bir sürü kişi var  yabancı forumlarda. Hic mi düşünmedin neden güneşi dik gören kısım dökülüyor. Bana dht yükselmesi ,fibrosis,kireçleme,inflamasyon diyecen  bunlar sebeb değil sonuçtur
Bu iletiyi bir teşekkür mahiyeti olarak yazıyorum ..
Burada konu kolestrolden açılmış,kendimce labaratuvar anektod değerlerimi forum sakinlerine takdim etmek isterim .
Mem ve Baskerville'ye çok teşekkür ederim..Bilgilerinden çok istifade ettim,ikiniz de ufkumu çok açtınız.
Ve tabi bu forumu oluşturan yöneticilere de ...
Beni Amerikan Ulusal Tıp Kütüphanesi'nin(pubmed/ncbi) müdavimi yapan Baskerville'ye bir kez daha teşekkürler,orada yayınlanan makaleleri okumaktan ufkum açıldı.
Saç dökülmesi mekanizmaları hakkında yayınlanan bilimsel makaleleri günlerce okumak ayrı bir keyif olmalı ..

Evet bugün laboratuvar tetkik sonuçlarım çıktı,bir hafta içinde D vitamini,çinko,hormon vs değerlerim de sonuçlandırılacak.

Kolestrol ve Glukoz/İnsülin değerlerimi sizlerle paylaşırken bunu nasıl düşürdüğümü veriler ile belirtmek istiyorum.
Bu husus aslında çok önemli,bizi hasta eden kolestrol ve insülin aynı zamanda Androjen Reseptörlerimizi hormonlara karşı daha da hassaslaştırıyor.
Çok duyuyoruz ''Babamın,dayımın saçları 35'inden sonra dökülmüş peki benim neden 20'lerde başladı dökülmem sorularını ? ''
Kimi arkadaşlarımız çevresel faktörlere inanmasa da ben epigenetic faktörlere çok inanıyorum.
Japonya'dan batıya göç eden insanlar benim en büyük ilhamım oldu ve epigenetic faktörlere olan inancımı perçinleştirdi diyebilirim.
Sonradan bilimsel olarak anlaşıldı ki genler aşağı ve yukarı epigenetic multi faktörler ile pozitif ya da negatif regüle edilebiliyormuş.

Çok fazla uzatarak vaktinizi çalmak olmasın.

Evet,diyetimde pek bir değişiklik yapmadım sadece rafine şekeri minumuma indirdim ve günde bir kaç kupa yeşil çay içtim.
En son ne zaman asitli market içeceği içtiğimi hatırlamıyorum desem yeridir.

Bilimin aşığıyım desem abartmış olmam,
Pubmed verileri ile benim laboratuvar sonuçlarım birebir örtüşüyor

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/22027055
(Yeşil çayın Kötü kolestrolü(LDL) düşürüp,iyi kolestrolde(HDL) anlamlı bir değişiklik olmamasını anlatan makale)

Benim de sonuçlarım böyle çıktı bir kaç ay önce olan tetkik değerim 40 iken bir değişiklik olmadı ve yine 40 değerinde.

Evet devam ediyorum cümleme ;

* Total kolestrol değerim 140'dan 122'ye geriledi

(Aşağıda belirttiğim linkler Yeşil çayın/Egcg'nin Kolestrolü düşürmesini izah eden makaleler)

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/12824094

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/21715508

* Ldl/Kötü Kolestrol değerlerim 86'dan 68'e geriledi,bu bilimsel olarak anlamlı bir düşüştü, 18 puan gerilemesi kaile alınacak kadar manidardı.
 Tavan-Taban referans aralığı 60-160 olarak belirtilen tetkiklerde neredeyse kötü koletrol(Ldl) seviyem taban noktasına yaklaşmış vaziyette.
 Matematiksel olarak mutlak değer sembol paradikması içerisinde izah etmem gerekirse tabana olan uzaklık mesafem 26 iken şu an 8 ..
 Sonuçların böyle vuku bulması benim için şaşırtıcı olmadı,böyle bir tenkit neticesi bekliyordum çünkü;

(Aşağıda belirttiğim linkler Yeşil çay kateşenleri/egcg'nin Ldl ile arasındaki ilişkiyi irdeleyen bilimsel makale örneklerinden sadece bir kaçı)

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/29992110

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/28636182

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/18689551


* Glukoz/İnsülin(Serum) değerlerim 94'den 81'e geriledi,istatiksel olarak çok anlamlıydı.

Bu nihai sonuç yine beni şaşırtmadı böyle bir netice bekliyordum,

(Yeşil çay/Egcg'nin İnsülin-Glukoz arasındaki ilişkiyi irdeleyen makalelerden sadece bir kaçı)


https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC2613497/

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3689013/

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23803878

Paylaşımım biraz uzun olduysa affola..

Eskisi kadar sık sık acıkmıyorum,cildim hemen yağlanmıyor ve nörolojik olarak kendimi daha iyi hissediyorum
Bunlara dair bilimsel makaleler var ama paylaşarak uzatmak istemiyorum..

Homonal olarak değerleri nasıl etkiler ? gibi sorular aklımda ama bir önceki tetkiklerimde hormonal değerlerim olmadığı için bu durum malesef kıyas yapma olanağıma mani.


Paylaşımım biraz uzun olduysa affola,
Tüm forum ahalisine saygı dileklerimle ...






 


























 






 

mem

  • Sr. Member
  • ****
  • İleti: 278
  • Saç ekimi sonuçları
Ynt: Saç dökülmesi nedenleri
« Yanıtla #244 : 11 Mart 2020, 18:49:00 »
Bu iletiyi bir teşekkür mahiyeti olarak yazıyorum ..
Burada konu kolestrolden açılmış,kendimce labaratuvar anektod değerlerimi forum sakinlerine takdim etmek isterim .
Mem ve Baskerville'ye çok teşekkür ederim..Bilgilerinden çok istifade ettim,ikiniz de ufkumu çok açtınız.
Ve tabi bu forumu oluşturan yöneticilere de ...
Beni Amerikan Ulusal Tıp Kütüphanesi'nin(pubmed/ncbi) müdavimi yapan Baskerville'ye bir kez daha teşekkürler,orada yayınlanan makaleleri okumaktan ufkum açıldı.
Saç dökülmesi mekanizmaları hakkında yayınlanan bilimsel makaleleri günlerce okumak ayrı bir keyif olmalı ..

Evet bugün laboratuvar tetkik sonuçlarım çıktı,bir hafta içinde D vitamini,çinko,hormon vs değerlerim de sonuçlandırılacak.

Kolestrol ve Glukoz/İnsülin değerlerimi sizlerle paylaşırken bunu nasıl düşürdüğümü veriler ile belirtmek istiyorum.
Bu husus aslında çok önemli,bizi hasta eden kolestrol ve insülin aynı zamanda Androjen Reseptörlerimizi hormonlara karşı daha da hassaslaştırıyor.
Çok duyuyoruz ''Babamın,dayımın saçları 35'inden sonra dökülmüş peki benim neden 20'lerde başladı dökülmem sorularını ? ''
Kimi arkadaşlarımız çevresel faktörlere inanmasa da ben epigenetic faktörlere çok inanıyorum.
Japonya'dan batıya göç eden insanlar benim en büyük ilhamım oldu ve epigenetic faktörlere olan inancımı perçinleştirdi diyebilirim.
Sonradan bilimsel olarak anlaşıldı ki genler aşağı ve yukarı epigenetic multi faktörler ile pozitif ya da negatif regüle edilebiliyormuş.

Çok fazla uzatarak vaktinizi çalmak olmasın.

Evet,diyetimde pek bir değişiklik yapmadım sadece rafine şekeri minumuma indirdim ve günde bir kaç kupa yeşil çay içtim.
En son ne zaman asitli market içeceği içtiğimi hatırlamıyorum desem yeridir.

Bilimin aşığıyım desem abartmış olmam,
Pubmed verileri ile benim laboratuvar sonuçlarım birebir örtüşüyor

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/22027055
(Yeşil çayın Kötü kolestrolü(LDL) düşürüp,iyi kolestrolde(HDL) anlamlı bir değişiklik olmamasını anlatan makale)

Benim de sonuçlarım böyle çıktı bir kaç ay önce olan tetkik değerim 40 iken bir değişiklik olmadı ve yine 40 değerinde.

Evet devam ediyorum cümleme ;

* Total kolestrol değerim 140'dan 122'ye geriledi

(Aşağıda belirttiğim linkler Yeşil çayın/Egcg'nin Kolestrolü düşürmesini izah eden makaleler)

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/12824094

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/21715508

* Ldl/Kötü Kolestrol değerlerim 86'dan 68'e geriledi,bu bilimsel olarak anlamlı bir düşüştü, 18 puan gerilemesi kaile alınacak kadar manidardı.
 Tavan-Taban referans aralığı 60-160 olarak belirtilen tetkiklerde neredeyse kötü koletrol(Ldl) seviyem taban noktasına yaklaşmış vaziyette.
 Matematiksel olarak mutlak değer sembol paradikması içerisinde izah etmem gerekirse tabana olan uzaklık mesafem 26 iken şu an 8 ..
 Sonuçların böyle vuku bulması benim için şaşırtıcı olmadı,böyle bir tenkit neticesi bekliyordum çünkü;

(Aşağıda belirttiğim linkler Yeşil çay kateşenleri/egcg'nin Ldl ile arasındaki ilişkiyi irdeleyen bilimsel makale örneklerinden sadece bir kaçı)

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/29992110

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/28636182

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/18689551


* Glukoz/İnsülin(Serum) değerlerim 94'den 81'e geriledi,istatiksel olarak çok anlamlıydı.

Bu nihai sonuç yine beni şaşırtmadı böyle bir netice bekliyordum,

(Yeşil çay/Egcg'nin İnsülin-Glukoz arasındaki ilişkiyi irdeleyen makalelerden sadece bir kaçı)


https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC2613497/

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3689013/

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23803878

Paylaşımım biraz uzun olduysa affola..

Eskisi kadar sık sık acıkmıyorum,tenim hemen yağlanmıyor ve nörolojik olarak kendimi daha iyi hissediyorum
Bunlara dair bilimsel makaleler var ama paylaşarak uzatmak istemiyorum..

Homonal olarak değerleri nasıl etkiler ? gibi sorular aklımda ama bir önceki tetkiklerimde hormonal değerlerim olmadığı için bu durum malesef kıyas yapma olanağıma mani.


Paylaşımım biraz uzun olduysa affola,
Tüm forum ahalisine saygı dileklerimle ...

Gerçekten çok bilgili arkadaşsın linkler için teşekkürler,yaptığım bütün araştırmalar sağlıksız kolesterol kelliği tetikliyor.
İkincisi cinsel objeler saç dökülmeyi tetikliyor,

Xapinook

  • Jr. Member
  • **
  • İleti: 90
Ynt: Saç dökülmesi nedenleri
« Yanıtla #245 : 11 Mart 2020, 23:23:13 »
Konu o kadar karıştıki kafamda😂 Mem, cassowary , baskerville.. Bi konu açıp neler yapmamız gerektiği hakkında önerilerde bulunsanız çok iyi olmaz mı ? Burada biraz karmaşık duruyor.

heprotar

  • Sr. Member
  • ****
  • İleti: 490
Ynt: Saç dökülmesi nedenleri
« Yanıtla #246 : 12 Mart 2020, 00:25:21 »
15 yıldır günde bir bardak yeşil çay içiyorum saç için faydası oldumu pek emin değilim.
Gerçekten çok bilgili arkadaşsın linkler için teşekkürler,yaptığım bütün araştırmalar sağlıksız kolesterol kelliği tetikliyor.
İkincisi cinsel objeler saç dökülmeyi tetikliyor,

dostum cinsel obje konusunu biraz açsan diyorum  :) bana çok anlamsız geldi.

Cassowary

  • Sr. Member
  • ****
  • İleti: 293
Ynt: Saç dökülmesi nedenleri
« Yanıtla #247 : 12 Mart 2020, 06:36:54 »
15 yıldır günde bir bardak yeşil çay içiyorum saç için faydası oldumu pek emin değilim.
dostum cinsel obje konusunu biraz açsan diyorum  :) bana çok anlamsız geldi.
Merhabalar,
Aslında vurgulamak istediğim husus saçtan ziyade genel sağlık ile alakalıydı
Bahsini açtığınız için söylüyorum
Evet bu durumu ben de çok araştırdım neden diye ?
Vardığım sonuçlar çok farklıydı.
Vücudumuzu bütünsel olarak kimyasal bir formül olarak düşünebilirsiniz
Şöyle örnek vereyim,
Vucudumuzda H2O eksilirse hücrelerimiz susuzluk çeker
Bizler su içerek vucudumuzun eksiklik hissettiği H2O'yu gideriyoruz.
Vucut istemediği halde suyu fazla içerseniz ilk yarım saat içinde Wc'de sifonu çekersiniz.
Fazla olanı vücut gereksiz görür ve onun biyoyararlılığı yoktur.
15 yıldır yeşil çay içtiğinizi söyleyip saça bir fayda olmadığını belirttiniz
Yeşil çay kateşinleri 4000'den fazla kimyasal bileşik içerir(Epigallokateşingallat)
Normalde şöyle cevap verirdim size, 15 yıldır yeşil çay içmeseniz saçlarınızın formu yine böyle mi kalırdı ? Bunu iyi ayırmak lazım
Yeşil çayı kullanım şekliniz nasıldı ? , günde 1 bardak yeşil çayın ben yeterli geleceğini düşünmüyorum.
Saça olan faydalarından ben çok eminim ama vurgulamak istediğim bu değildi ben genel sağlığa olan etkilerini belirtmek istemiştim.
Pubmed'in İn vitro deneyleri ile oluşturun bilimsel makalelerini okurken biraz duraksıyorum
İn vitro deneylerinde;labaratuvar ortamında,doğrudan organizmaya diğer hiç bir hücre engeli olmadan oluşturulan makaleler derlemesi yer alır.
Bu sebepten İn vitro deneylerini çok fazla baz almıyorum İn vivo,sıçan ya da insan denekleri rasyonal bilgiye daha yakın deliller sunuyor.
Yeşil çayı nasıl içiyorsunuz?
Limonlu mu değil mi ? , aç karnına mı yoksa tok karnına mı ?
(Limon Egcg'nin demlenen suya daha çok geçmesine ve vücutta daha çok biyoyararlı olmasına vesile olur)
Olay aslında biyoyararlılıkta.
Yeşil çay tüketen deneklerde ölçüldü ki kan plazma seviyelerinde sadece %10 gibi Egcg tespit edildiği.Büyük bir çoğunluğu idrar,dışkı ve ter ile vucuttan atıldığı..
Ama; oruç sonrası yada bir müddet açlık sonrası tüketilen Yeşil çayın 3 kata kadar daha fazla vücutta biyoyararlı olduğu ve kan plazmasında daha çok Egcg tespit edildiği belirtilmiş.

(Aşağıda belirttiğim linkler Yeşil çaydan neden daha az biyoyararlandığımızı ve bu durumu nasıl artırabileceğimizi belirten makaleler)

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6225109/

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4665468/

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26783711


Biyoyararlılık konusu tıpta yeni yeni önem arz etmeye başladı.Bu sebepten hatta lipozom,nanozom gibi doğrudan bir başka hücre engeline takılmadan direk
ulaştırılması gereken hücreye olan transfer diyebiliriz.
Kapsül formların sıvılara nazaran daha biyoyararlı olduğuna dair bilim insanlarının düşünceleri var çünkü direk bağırsakta çözündüğü için belki de böyle düşünüyor olabilirler.

Biyoyararlılık her gıdada çok önemli
Diğer türlü tükettiğimiz her gıda,
Ya bir ter bezinde ya da Wc'de kendisini sonlandıracak.
ve kişiye karın tokluğu hissettirmesinden öteye geçmeyecek.


 



Xapinook

  • Jr. Member
  • **
  • İleti: 90
Ynt: Saç dökülmesi nedenleri
« Yanıtla #248 : 12 Mart 2020, 11:27:33 »
Merhabalar,
Aslında vurgulamak istediğim husus saçtan ziyade genel sağlık ile alakalıydı
Bahsini açtığınız için söylüyorum
Evet bu durumu ben de çok araştırdım neden diye ?
Vardığım sonuçlar çok farklıydı.
Vücudumuzu bütünsel olarak kimyasal bir formül olarak düşünebilirsiniz
Şöyle örnek vereyim,
Vucudumuzda H2O eksilirse hücrelerimiz susuzluk çeker
Bizler su içerek vucudumuzun eksiklik hissettiği H2O'yu gideriyoruz.
Vucut istemediği halde suyu fazla içerseniz ilk yarım saat içinde Wc'de sifonu çekersiniz.
Fazla olanı vücut gereksiz görür ve onun biyoyararlılığı yoktur.
15 yıldır yeşil çay içtiğinizi söyleyip saça bir fayda olmadığını belirttiniz
Yeşil çay kateşinleri 4000'den fazla kimyasal bileşik içerir(Epigallokateşingallat)
Normalde şöyle cevap verirdim size, 15 yıldır yeşil çay içmeseniz saçlarınızın formu yine böyle mi kalırdı ? Bunu iyi ayırmak lazım
Yeşil çayı kullanım şekliniz nasıldı ? , günde 1 bardak yeşil çayın ben yeterli geleceğini düşünmüyorum.
Saça olan faydalarından ben çok eminim ama vurgulamak istediğim bu değildi ben genel sağlığa olan etkilerini belirtmek istemiştim.
Pubmed'in İn vitro deneyleri ile oluşturun bilimsel makalelerini okurken biraz duraksıyorum
İn vitro deneylerinde;labaratuvar ortamında,doğrudan organizmaya diğer hiç bir hücre engeli olmadan oluşturulan makaleler derlemesi yer alır.
Bu sebepten İn vitro deneylerini çok fazla baz almıyorum İn vivo,sıçan ya da insan denekleri rasyonal bilgiye daha yakın deliller sunuyor.
Yeşil çayı nasıl içiyorsunuz?
Limonlu mu değil mi ? , aç karnına mı yoksa tok karnına mı ?
(Limon Egcg'nin demlenen suya daha çok geçmesine ve vücutta daha çok biyoyararlı olmasına vesile olur)
Olay aslında biyoyararlılıkta.
Yeşil çay tüketen deneklerde ölçüldü ki kan plazma seviyelerinde sadece %10 gibi Egcg tespit edildiği.Büyük bir çoğunluğu idrar,dışkı ve ter ile vucuttan atıldığı..
Ama; oruç sonrası yada bir müddet açlık sonrası tüketilen Yeşil çayın 3 kata kadar daha fazla vücutta biyoyararlı olduğu ve kan plazmasında daha çok Egcg tespit edildiği belirtilmiş.

(Aşağıda belirttiğim linkler Yeşil çaydan neden daha az biyoyararlandığımızı ve bu durumu nasıl artırabileceğimizi belirten makaleler)

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6225109/

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4665468/

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26783711


Biyoyararlılık konusu tıpta yeni yeni önem arz etmeye başladı.Bu sebepten hatta lipozom,nanozom gibi doğrudan bir başka hücre engeline takılmadan direk
ulaştırılması gereken hücreye olan transfer diyebiliriz.
Kapsül formların sıvılara nazaran daha biyoyararlı olduğuna dair bilim insanlarının düşünceleri var çünkü direk bağırsakta çözündüğü için belki de böyle düşünüyor olabilirler.

Biyoyararlılık her gıdada çok önemli
Diğer türlü tükettiğimiz her gıda,
Ya bir ter bezinde ya da Wc'de kendisini sonlandıracak.
ve kişiye karın tokluğu hissettirmesinden öteye geçmeyecek.
Dermologlardan daha çok şey biliyorsunuz.

mem

  • Sr. Member
  • ****
  • İleti: 278
  • Saç ekimi sonuçları

mem

  • Sr. Member
  • ****
  • İleti: 278
  • Saç ekimi sonuçları
Ynt: Saç dökülmesi nedenleri
« Yanıtla #250 : 19 Mart 2020, 12:12:50 »
Daha önce bahsetmiş olduğum pgd2 antagonisti olan setipiprant, faz 2 çalışmalarında bekleneni verememiş olacak ki allergan tarafından vazgeçilmiş gözüküyor. Yaptığım karışım içinde setipiprant var salistik asitle çok güzel sinerji yakalıyor. Tek başına etkili olmadığını ilk gün söylemiştim bir de bunu koskoca minoxidile karşılaştıran vardı.

https://clinicaltrials.gov/ct2/show/results/NCT02781311?term=setipiprant

mem

  • Sr. Member
  • ****
  • İleti: 278
  • Saç ekimi sonuçları
Ynt: Saç dökülmesi nedenleri
« Yanıtla #251 : 19 Mart 2020, 17:57:55 »
aynen sebep değil sonuç ,buna rağmen tedaviler sonuçları durdurmaya yönelik fakat bu imkansız.bir şeyler bozulmadan önce düzeltmek için yada bozulma eğilimi genetik faktörler ise bunu düzeltmek için neler yapılabilirin cevabı bulunamadıktan sonra kelliğe çare bulunamaz.
diş çapraşıklığı yada yirmi yaş dişi hikayeside nasılsa evrimsel mekanizmaların işleyişinden bahsediliyor ve tedaviler bir düzeltme operasyonu şeklinde nüanslar içeriyorsa aynı kelliktede aynı yol izlenmeli çünkü kafa derisindeki anatomik değişikliklerin kelliğe giden yolda asıl mekanizmanın başlangıcı için çok önemli bir dönüm noktası teşkil ettiğine inanıyorum.
kafatası kemiği üzerinde yer alan saç derisi katmanları içerisinde ki damar ,sinir ağı vs hepsi çok komplex bir yapının ve işleyişin bütünsel parçaları ve bu elemanların  zeminin değişmesinden mütevellit ve aynı zamanda burda bahsi geçen güneş ışınları d vitamini ilişkisi çerçevesinde galeanın yapısı gereği çok ince ve esnemeyen yapısı dolayısıyla kafatasındaki değişimi telore edemeyip mekanizmanın bozulup farklı bir mekanizmanın bayrağı devralmasıyla saç dökülmesi gerçekleşir.peki genetikmidir evet genetiktşr çünkü genler aktif rol oynar fakat aslında gerçek niyet saç dökmek değildir gerçek niyet kafatasını güçlendirip kafatası iç boşluğunu arttırmaktır saçma gelebilir fakat işin doğrusu bu.etrafınızdaki kellere bakın sizce sadece kellermi  yoksa kafataslarındaki kel alanda bir gariplik yokmu :)

yaş ilerledikçe yüz hatları büyür aynen kafatasıda büyür 20 yaşındaki birinin burnu bile 60 yaşına kadar büyür misal .bazıları bunu kısa bir sürede gerçekleştirir bazıları daha uzun sürede malesef kellerdeki perietal ,frontal ve oxipital parçalar birbirlerine daha çabuk kaynaşır ve kalınlaşmaya erkenden devam eder .saç derisi buna uyum sağlamayaz gerilim başlar ,incelir ve kan dolaşımı bozulur .bozulan kan dolaşımı beraberinde dht nin dolaşıma değil hücre içine penetre olmasına neden olur buda saç dökülmesine neden olur .zavallı dht aslında sadece telogen effluvium dan sorumlu ama bu zavallıyı gözü dönmüş dr bozuntuları laf olsun torba dolsun diye saç katili ilan ettiler.
saçı 20 defa döngüye sokarsan tabiki ölür bunun neresi şaşırtıcı .şaşırtıcı olan burda suçlunun dht olması halbuki saçı dökmesindeki amaç saçı korumaya alması tabi geçici olarak beslenemeyen saç kökünü tekrar diriltebilmek adına ama bu döngü bir türlü kırılmadığı için en sonunda kaçınılmaz son yani saç kökü ext olur.
burda aslında çok daha komplex ve detaylı bir  mekanizma var ama kısa ve özellikle çok kısa kendi teorimi sizinle paylaşmak istedim  :)

Kesinlikle haklısın dht kılları korumak güclendırmekten sorumlu kılları telogen faza alınca bır daha çıkmıyor,ortamdaki tehditin bitmesini bekliyor. Yani aslında bir yerde yangın 🔥 var dht itfaye gibi düşün

Cassowary

  • Sr. Member
  • ****
  • İleti: 293
Ynt: Saç dökülmesi nedenleri
« Yanıtla #252 : 20 Mart 2020, 00:52:16 »
aynen sebep değil sonuç ,buna rağmen tedaviler sonuçları durdurmaya yönelik fakat bu imkansız.bir şeyler bozulmadan önce düzeltmek için yada bozulma eğilimi genetik faktörler ise bunu düzeltmek için neler yapılabilirin cevabı bulunamadıktan sonra kelliğe çare bulunamaz.
diş çapraşıklığı yada yirmi yaş dişi hikayeside nasılsa evrimsel mekanizmaların işleyişinden bahsediliyor ve tedaviler bir düzeltme operasyonu şeklinde nüanslar içeriyorsa aynı kelliktede aynı yol izlenmeli çünkü kafa derisindeki anatomik değişikliklerin kelliğe giden yolda asıl mekanizmanın başlangıcı için çok önemli bir dönüm noktası teşkil ettiğine inanıyorum.
kafatası kemiği üzerinde yer alan saç derisi katmanları içerisinde ki damar ,sinir ağı vs hepsi çok komplex bir yapının ve işleyişin bütünsel parçaları ve bu elemanların  zeminin değişmesinden mütevellit ve aynı zamanda burda bahsi geçen güneş ışınları d vitamini ilişkisi çerçevesinde galeanın yapısı gereği çok ince ve esnemeyen yapısı dolayısıyla kafatasındaki değişimi telore edemeyip mekanizmanın bozulup farklı bir mekanizmanın bayrağı devralmasıyla saç dökülmesi gerçekleşir.peki genetikmidir evet genetiktşr çünkü genler aktif rol oynar fakat aslında gerçek niyet saç dökmek değildir gerçek niyet kafatasını güçlendirip kafatası iç boşluğunu arttırmaktır saçma gelebilir fakat işin doğrusu bu.etrafınızdaki kellere bakın sizce sadece kellermi  yoksa kafataslarındaki kel alanda bir gariplik yokmu :)

yaş ilerledikçe yüz hatları büyür aynen kafatasıda büyür 20 yaşındaki birinin burnu bile 60 yaşına kadar büyür misal .bazıları bunu kısa bir sürede gerçekleştirir bazıları daha uzun sürede malesef kellerdeki perietal ,frontal ve oxipital parçalar birbirlerine daha çabuk kaynaşır ve kalınlaşmaya erkenden devam eder .saç derisi buna uyum sağlamayaz gerilim başlar ,incelir ve kan dolaşımı bozulur .bozulan kan dolaşımı beraberinde dht nin dolaşıma değil hücre içine penetre olmasına neden olur buda saç dökülmesine neden olur .zavallı dht aslında sadece telogen effluvium dan sorumlu ama bu zavallıyı gözü dönmüş dr bozuntuları laf olsun torba dolsun diye saç katili ilan ettiler.
saçı 20 defa döngüye sokarsan tabiki ölür bunun neresi şaşırtıcı .şaşırtıcı olan burda suçlunun dht olması halbuki saçı dökmesindeki amaç saçı korumaya alması tabi geçici olarak beslenemeyen saç kökünü tekrar diriltebilmek adına ama bu döngü bir türlü kırılmadığı için en sonunda kaçınılmaz son yani saç kökü ext olur.
burda aslında çok daha komplex ve detaylı bir  mekanizma var ama kısa ve özellikle çok kısa kendi teorimi sizinle paylaşmak istedim  :)

Bu sizin teoriniz değil ama neden sonuç bağlantılarınız çok isabet,gel gelelim bu teori çok eski teorilerden.Teori demek de yanlış olabilir teori olabilmesi için bilimsel olarak doğrulanmış olması gerekir.
Bu hipotezin sahibi Bernarr Macfadden isimli bilim insanıdır ve 100 yıldan uzun bir sürece önce ''saç kültürü'' isimli kitabında kafa derisi sıkılığı ve androjenik alopesi (AGA) arasında bir ilişki olduğunu kaydetmiştir.
Bu hipotez 1960'lara kadar ciddi olarak destek görmüştür ve sonrasında,
saç ekimi teknolojisi gelişerek bu teorinin çürütüldüğü varsayılarak 5 alfa redüktaz inhibitörü ilaçlardan sonra saç köklerinin genetik dht duyarlılığı hipotezini savunmuşlardır ama;yıllar içinde ekilen saçların büyük bir kısmı dökülünce bilim insanları tarafından tekrar üzerinde durulmaya başlanmıştır.

https://perfecthairhealth.com/scalp-tension-hair-loss/

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6369642/
« Son Düzenleme: 20 Mart 2020, 01:20:47 Gönderen: Cassowary »

mem

  • Sr. Member
  • ****
  • İleti: 278
  • Saç ekimi sonuçları
Ynt: Saç dökülmesi nedenleri
« Yanıtla #253 : 20 Mart 2020, 08:31:25 »

ye2525

  • Full Member
  • ***
  • İleti: 229
Ynt: Saç dökülmesi nedenleri
« Yanıtla #254 : 20 Mart 2020, 16:10:13 »
O sorumluğu asla almam bunlar masum ilaçlar değil zaten bir işin içinde para varsa ben yokum

Bir kaç yakın arkadaşım ısrar etti bende malzemeleri onlara bedava verdim tarif ettim kendileri yaptılar bunu vebali büyük.
Çok işe yarayınca deneme kararı aldım. Şuana kadar yan etki gören olmadı .
içeriği bu:(Cyproterone acetate,msm ,caffein,minoxidil,setipiprant,salistic acid,Spironolactone,melatonine)

Alın yapın ,tüm sorumluluk kesinlikle size ait hiç bir şekilde sorumluluk kabul etmem

Hocam dutasterid,msm,kafein,melatonin l arginune oral olarak kullansam ayni etkiyi alir miyim

 

Facebook Twitter Instagram