2.kısımdan devam ediyoruz:BAGİRSAKLAR
Bağırsaklar ağızdan anuse uzanan bir boru hattidir.Bagirsak ve beyin birbirleriyle sıkı ilişki içerisindedir.Beslenme düzeniniz sonrası bağırsaklar sizi Parkinson,alzheimer gibi nörodejeneratif hastalara yakalanma riskinden korur.Sagliksiz bağırsak mikrobiyomu ile Parkinson hastalığı doğru orantılıdır.Mikrobiyomlar yüz trilyondan fazla organizmada,çoğunlukla bağırsaklarda yaşayan bakterilerden oluşan geniş bir ailedir ve sayıları hücrelerimizin on katıdır.Asıl şaşırtıcı olansa,bedenimizdeki genetik materyallerin tam yüzde doksan dokuzunun mikrobiyomumuzda yer almasıdır.Saglikli mikrobiyomun bağışıklığı güçlendirdiği,iltihaplanmayı ve tümör oluşumunu önlediği gözlemlenmiştir.Gercekten de Ulusal Kanser Enstitüsü bağırsaklardaki belli başlı bakterilerin bağışıklık sistemini düzenleyip 'egiterek' tümör oluşumunu engellediğini açıkladı.Bagirsaktaki bakterilerin en önemli işlevlerinden biri de geçirgenliği sağlamaktır.Bu geçirgenlik sorunlarından ya da sızıntılı bağırsak sendromundan bahsederken hücreler arasında küçük bağlantılarda yaşanan sorunları kastediyoruz.Eger bağırsak florası bağırsak yüzeyini koruma gücünü kaybederse iltihaplanma oluşmasına ve bağışıklık sisteminin harekete geçmesine neden olur.Bunun sonucunda da romatizmal eklem iltihabı,besin alerjileri,astım,egzama,sedef,inflamatuar bağırsak hastalığı,çölyak hastalığı,tip 1 ve 2 diyabet,hatta kanser,otizm,Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklara yakalanma riskiniz artar.PEKİ BAĞIRSAK MİKROBİYOMUNUN SAĞLIKSIZ OLMASINA YOL ACAN NEDİR?
•Çok fazla işlenmiş karbonhidrat,şeker ve gıdadan oluşan bir beslenme tarzı
•ozellikle bağırsak florasını besleyen türdeki liflerden yoksun bir beslenme tarzı
•gluten ve işlenmiş bitkisel yağlar gibi toksinler içeren bir beslenme tarzı
•kronik stres,kronik enfeksiyonlar
•antibiyotikler ve non steroidal anti enflamatuar ilaçlar ve asit reflü ilaçları.
Prebiyotikler bedenimizin sindiremedigi ama bakterilerin severek tükettiği özel bir besindir.Prebiyotikler gübre işlevi görürler tüketilen her 100.gr prebiyotikten tam 30 gr.bakteri üretilir.Bagirsaklarimizdaki bu bakteriler bu lifleri söndürülen sağlıklı kalmamıza yardımcı olan kısa zincirli yağ asitlerini(SCFA) oluştururlar.Örnegin butirik asit bağırsak zarını daha sağlıklı kılan bir SCFA'dır.Ayrica bu bakteriler su ve sodyum tuketimimizi düzene sokup mineral ve kalsiyumlari ozumseme yeteneğimizi artırırlar.Bagirsaklardaki PH oranını düşürerek potansiyel patojenlerin ve zararli bakterilerin üremesini engellerler.Bagisiklik fonksiyonlarini geliştirirler hatta bazı insanların daha az kalori aldıkları halde neden kilo veremediklerinin anlaşılmasına yardımcı olurlar.Bu SCFA'larin yeterince üretilmesi beyne ben doydum kardeş midene müsade et mesajının iletilmesini sağlar.Yani SCFA'lar yeterli değilse beden yeterince besin alamadığı düşüncesine varır.Yiyorum ama doymuyorum diyenler bunu bir düşünsünler.Ayrica güncel araştırmalar bağırsaktaki bakterilerin,zararlı maddelerin beyne ulaşmasını engelleyen kan beyin bariyerini korunmasında önemli bir rol oynadığını da ortaya çıkardı.Kan beyin bariyeri merkezi sinir sisteminin dengeli çalışmasını sağlar.Örnegin kısa süre önce glutende bulunan gliadin adındaki bir proteinin tıpkı bağırsaklarda olduğu gibi kan beyin bariyeri deki gecirgenliligi artırdığı ortaya çıktı.
3.BOLUMDE HORMONLARİ DENGELEMEK,İNSULİN SEVİYEMİZİ DUSURMEK VE LEPTİN HASSASİYETİMİZİ ARTİRMAK KONUSUNDA YAZACAGİM.ARA VEREREK ANLATIYORUM Kİ KONU BİR SİNDİRİLSİN.EN SONUNDA TEK BİR KONUDA PART PART TOPLAYACAGİM.O KONUYA KİMSE CEVAP VERMEDEN BOLUMLERİ ALT ALTA YAZMAYİ PLANLİYORUM