3.Kisima başlıyorum.
HORMONLARİ DENGELEMEK, İNSÜLİN SEVİYESİNİ DUSURMEK VE LEPTİN HASSASİYETİNİ ARTIRMAK
Hormon dengesizlikleri ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir;metabolizma ve tiroid işlev bozuklukları, kısırlık,kanser,saç dökülmesi, yorgunluk, depresyon,cinsel isteksizlik gibi
Beslenme yoluyla hormonal disfonksiyonu çare bulunabilir.Kilit unsurlardan biri probiyotiklerdir yani besin ve gıda takviyelerinden aldığımız canlı bakterilerdir.Son zamandaki araştırmalarda da probiyotiklerin bedenin en önemli hormonlarından olan insülin,aynı zamanda iştah ve metabolizmayla ilgili diğer hormonların dengelenmesi de ne kadar önemli olduklarını ortaya koydu;bunlar insülin direncini ve diyabeti azaltabuliyor,hatta yok edebiliyor
Normal sağlıkli hücreler insuline tepki vermekte hiçbir sorun yaşamaz.Ote yandan çok fazla modern karbondidrat tüketiminden kaynaklanan sürekli glikoz akımı neticesinde yüksek oranda insuline maruz kalan hücrelerimiz buna uyum sağlar ve direnç oluşturur.Bh da pankreasın daha fazla üretimine neden olur ve neticede glikozun hücrelere ulaşması için daha fazla insülin gerekir.Oysa bu aşırı doz,kan şekerinin tehlikeli miktarda düşmesine,bunun sonucunda da fiziksel rahatsızlıklara ve beyin temelli paniğe yol açar.Metobolizmada insuline bağlantili olan iki önemli hormon vardır:LEPTİN ve GHRELİN.Bu iki hormon sizin iştah hormonlarının,insülin enerji kullanımını ve tüketilen besinin depolanmasını denetlerken LEPTİN ve ghrelin açlık ya da tokluk hissi izi denetler.Leptin,bedenin iltihaplanma tepkilerini koordine etmek dahil onlarda biyolojik süreçte yer alır fakat en çok bilinen işlevi iştah kesmesidir.Yag hücreleri dolunca leptin salgılanıyor enerji için yağ yakilmaua başlayınca ve daha az leptin salgilaniuor.Zamanla ghrelin sayesinde yeniden ac hissetmeye başlıyoruz.Leptine direnci olan kişiler asla tokluk hissetmezler.Gidalardaki aşırı karbondidrat ve şeker ise leptin direncine yol açar.Yuksek dozdski leptin de beynin leptin hassasiyetini azaltir.Ayni zamanda uykusuzlukta leptini azaltır ve kilo almaya yol açar.
Şimdi diğer bir konuya geçelim
GENLERİMİZİ KONTROL ALTİNA ALMAK
Epigenetikten bahsederek başlayalım:Epigenetik,Genlerimizin eylem ve davranışlarını etkileyen DNA'nızin işaret veya imza adı verilen bölümlerinin incelenmesidir.Ozetle bu işaretler sizin ve çocuklarınızın sağlığı ve yaşam süresini de kontrol eder.Bugun DNA'nizin dışa vuruşunu etkileyen şeyler gelecekte biyolojik çocuklarınıza da gecebilir.Bursda genlerin dışa vurumuni kontrol etme kabiliyetinizle son derece bağlantılı olan bir molekulden söz edeceğim:Nrf2...Beden yüksek oksidatif strese girdiğinde ki bu,serbest radikallerin üretimi ile bedenin bunların zararlı etkilerini önleme yeteneği arasında oluşan bir dengesizlik anlamkna gelir,beden her hücrede bulunan Nrf2 adlı proteini harekete geçirerek bir nevi alarm verir.Bu protein bir Nrf2 tetikledi olmadıkça uyku halinde,tümüyle hareketsiz ve etkisizdir.Tetiklendigi anda harekete geçerek DNA'nin belli bir noktasına bağlanır,böylece hem önemli antioksidanların hem de detoksifikasyon enzimlerinin üretilmesinin yolunu açar ve böylece iltihaplanma azaltılir.Bu Nrf2 üretimini tetikleyecek bir aktivite yaparsak belki de inflamasyonun çok etkilediği saç dökülmesi sorununu da bertaraf edebiliriz.İste burada beslenme ve uyku devreye giriyor.Bircok balıkta bulunan OMEGA 3 yağ asidinin yanı sıra brokoli, zerdeçal,yeşil çay özütü ve kahvede bulunan bileşenler de Nrf2yi harekete geçirir ama ben kahve içiyorum çok içiyorum diyenler olacaktır.Cevaben onlara:sadece kahve içmek değil bütünüyle beslenme düzenini uzun vadede değiştirerek pozitif etki almalısıniz diyorum.Ayrica aralıklı oruç tutmakta bu aktiviteyi sağlar ve aralıklı oruç kanseri önler çünkü vücut açlık esnasında bir nevi kendi hücreleriyle beslenir ve yenilenir.Ayrica laktik asit bakterilerin ve probiyotiklerdd bulunan iyi huylu bakterilerin de Nrf2'yi tetiklediği bilinmektedir.
Yarın yine devam edeceğiz bu sefer beslenmeden bahsedecegim